
- By: atilim
- Comments (0)
- Şub 7
ÖZET
İnsan, ihtiyaçlarını karşılamak istediğinde, becerilerinin yetersizliği dolayısıyla teknoloji üretmek zorunda kalmıştır. Artan ihtiyaçlar, yeni teknolojik gelişmeleri hızlandırmıştır. Teknolojinin gelişimiyle çeşitli kavramlar hayatımıza girmiştir. Bu kavramlardan biri de ‘internet’ kavramıdır. İnternet ile 29 Ekim 1969 tarihinde ABD’de iki bilgisayar arasında kurulan bağlantı ile tanışılmıştır. Daha sonra çeşitli projelerle geliştirilen internet, 1990’ların ilk yarısında gelişen yazılım ve diğer unsurlarla beraber ticarileştirilmiş ve kullanımı yaygınlaşmıştır. İnternetin yaygınlaşmasıyla beraber yeni bir çağa giriş yapılmıştır: Bilişim Çağı. Bilişim Çağı ya da başka bir değişle Bilgi Çağı’nın gelişimiyle hayatımıza “Dijital Dönüşüm” kavramı girmiştir.
Dijital dönüşüm; bir kuruluşun çalışma, tüketicilerine değer sunma ve paydaşlarıyla etkileşim kurma şeklini temelden değiştirmek için teknolojiyi kullanmasını ifade etmektedir. Bu dönüşüm; verimliliği artırmak, süreci otomatikleştirmek ve tüketici deneyimlerini geliştirmek için dijital teknolojilerin
benimsenmesini içermektedir. Dijital çağda hayatta kalabilmenin yolu dijital dönüşüm sürecine uyum sağlamaktan geçmektedir. Hukukun da bu çağda yerini koruyabilmesi için dijital dönüşüme ayak uydurması gerekmektedir. Bu nedenle hukuk da diğer meslekler gibi dijitalleşmeye uyum sağlamalı ve bu çağda karşılığını bulup yerini koruması gerekmektedir.
Bu çalışma, gelişen teknolojilerin hukuku ve avukatlık mesleğini ne ölçüde etkilediğinden, dijitalleşme çağında hukukun dönüşümünden bahsetmek ve gelecekte hukuk alanlarında yapılabilecek yenilikler hakkında fikir sunmak amacıyla ilgili makaleler incelenip çeşitli çıkarımlar yapılarak kaleme alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: Dijital Dönüşüm, Dijital Avukatlık, Hukuk Otomasyonları, Hukukta Mühendislik, Dijital Çağda Hukuk Usulleri
GİRİŞ
İletişim ortamlarında yaşanan değişimler toplumun hemen hemen bütün katmanlarında etkisini göstermiştir. Sözlü iletişim döneminin ardından yazılı ve basılı iletişime geçilmesi toplum yaşamında gözle görülür değişimlere neden olmuştur.
Sözlü iletişim ortamından yazının keşfinin sonucu gelişen olaylarla beraber yazılı iletişim ortamlarına yönelmemiz bir çağı açıp diğer çağı kapatmıştır. Yazının keşfiyle beraber tarih öncesi çağlar kapanmış ve tarih çağları başlamıştır. Tarih çağlarında yazının hayatımıza girmesiyle yazılı iletişim ortamları gelişmiştir. Yazının kullanımının yaygınlaşmasıyla bilgi paylaşımı yolları dönüşüm yaşamıştır. Sesli olarak kişiden kişiye geçip yayılan bilgiler, yazı sayesinde tabletler vb. şeyler üzerine yazılıp farklı bir formatta yayılan bilgilere dönüşmüştür.
Yazının gelişimi bilim ve teknoloji kavramlarının gelişimine de katkı sağlamıştır. Yazı ile yazılan bilgiler kalıcılaşmış ve bilgilerin birikimli olarak gelişmesini sağlayıp teknolojinin gelişmesinde önemli bir yer tutmuştur. Teknoloji, bilimsel bilgiye dayalı olarak, makina ve cihazları imal etme bilgisi olup Heidegger’in de ifadesiyle, teknik araçtır ve insan etkinliğidir. Çünkü teknik, insan tarafından ve insanın ihtiyaçlarının karşılanması için üretilmiştir. Artan ihtiyaçlar sonucu pek çok yeni teknoloji ve teknik bilgi ortaya çıkmıştır. Teknolojinin gelişmesi internet kavramının da hayatımıza girişine olanak sağlamıştır. Bu çalışmada internet ve sonrası üzerinde durulacaktır.
İnternetin gelişmesiyle yazılım ve donanım alanlarında da paralel bir gelişme yaşanmıştır. Yazının gelişmesi, sözlü iletişim ortamının yazılı ortama dönüşmesi gibi internetin gelişimi de yazılı iletişim ortamının dijital iletişim ortamına dönüşmesine ön ayak olmuştur. Dijital dönüşümün başlangıcı, iletişim, ticaret ve iş birliği için yeni olanaklar açan internetin gelişimine kadar izlenebilir.
Dijital dönüşüm, 2010’lu yıllarda yapay zekâ, Nesnelerin İnterneti ve blockchain gibi yeni teknolojilerin ortaya çıkmasıyla hızını arttırdı. Bu teknolojiler, işletmelerin çok büyük miktarda veri toplamasına, analiz etmesine ve üzerinde işlem yapmasına, rutin görevleri otomatikleştirmesine ve yeni ürün ve hizmetler oluşturmasına ve daha pek çok şeye olanak sağladı.
Günümüzde dijital dönüşüm sadece işletmeler için değil birçok meslek ve bölüm içinde gereklilik oluşturmuştur. Çeşitli alanlar dijitalde yerini oluşturmaya başlamıştır. Örneğin; sağlık sektöründe, dijital teknolojiler sağlık profesyonellerinin çalışma biçiminde yenilikler yaratmıştır. Elektronik sağlık kayıtları, hasta bilgilerini depolamanın yaygın bir yolu haline gelmiş ve teletıp, sağlık hizmeti sağlayıcılarının hastalarla uzaktan bağlantı kurmasına, sağlık tesislerine erişimi olmayan veya sanal konsültasyonları tercih eden hastalara bakım sağlamasına izin vermiştir.
Eğitim sektöründe, dijital teknolojiler öğrencilerin öğrenme şeklini dönüştürmüş; çevrimiçi sınıflar, sanal öğrenme ortamları ve dijital öğrenme kaynakları giderek daha popüler hale gelmiştir. Dijital dönüşüm, yasal süreci kolaylaştıran e-dosyalama, e-keşif ve sözleşme yönetimi yazılımı gibi dijital araçlarla hukuk uzmanlarının çalışma biçiminde de yenilikler getirmiştir. Dijital dönüşümü benimseyen diğer alanlar arasında finans, lojistik, üretim ve perakende yer alıyor. Finans sektöründe dijital teknolojiler, mobil bankacılığın, online ödeme sistemlerinin ve otomatik yatırım araçlarının gelişmesini sağlamıştır. Lojistik ve üretimde dijital teknolojiler, gerçek zamanlı takip sistemlerinin ve otomatikleştirilmiş süreçlerin uygulanmasını sağlayarak verimliliği artırdı ve maliyetleri düşürmüştür. Arttırılmış gerçeklik ve sanal vitrinler gibi dijital teknolojilerin müşterilerin alışveriş deneyimini geliştirmesiyle perakende sektöründe e-ticaret büyümenin önemli bir itici gücü haline gelmiştir.
Hukuk da bu dönüşümden etkilenmekte olan bir diğer alandır. Dijital dönüşüm, hukuk hizmetlerinin sunulma biçimini, ortaya çıkan yasal sorunların türlerini ve hukuk uzmanlarının müvekkilleriyle etkileşim biçimini etkileyerek hukuk alanında önemli bir etkiye sahip olmuştur. Dijital dönüşüm; elektronik iletişim ile e-posta, sohbet ve diğer elektronik iletişim biçimlerinin yükselişiyle birlikte, avukatların müvekkilleri ve diğer hukuk uzmanlarıyla çok daha hızlı ve kolay bir şekilde iletişim kurabilmesini, çevrimiçi hukuk hizmetleri ile hukuki araştırma, belge hazırlama ve hatta çevrimiçi uyuşmazlık çözümü dahil olmak üzere mevcut çevrimiçi hukuk hizmetlerini, hukuki hizmetleri başka türlü karşılayamayacak kişiler için daha erişilebilir hale getirilmesini, e-keşif ile avukatların duruşmaya hazırlanmak için büyük hacimli elektronik verileri araştırıp analiz edebilmesini ve UYAP vb. programlarla uzaktan çalışabilmeyi hukuka kazandırmıştır. Genel olarak, dijital dönüşüm hukuk alanına yeni fırsatlar getirmiştir.
Hukuk ve teknolojinin kesişimi için Sanayi Devrimi’nin ilk günlerine kadar geriye gidebiliriz. Teknolojik ilerlemeler yeni ticaret, ulaşım ve iletişim biçimlerine yol açtıkça, yasal sistemler bu değişikliklerin yasal sonuçlarını ele almak için uyum sağlamak zorunda kaldı. Örneğin, buhar makinesinin icadı ve demiryollarının büyümesi, mülkiyet hakları, sorumluluk ve ulaşımın düzenlenmesini düzenleyen yeni yasalara yol açtı. Telgraf ve telefon ağlarının gelişimi ayrıca mahremiyet, fikri mülkiyet ve iletişim ile ilgili yeni yasal sorunların ortaya çıkmasına neden oldu.
Son yıllarda dijital teknolojilerdeki hızlı gelişmelerle birlikte hukuk ve teknolojinin kesişimi daha da belirgin hale geldi. Yasal çerçeveler, dijital çağda veri gizliliği, siber güvenlik, çevrimiçi ticaret ve fikri mülkiyet ile ilgili sorunları ele almak için uyum sağlamak zorunda kaldı.
Hukuk, teknolojiyi çeşitli şekillerde etkileyebilmektedir. Örneğin, kanunlar teknolojik inovasyonu teşvik edebilir veya engelleyebilir. Fikri mülkiyeti koruyan yasalar, şirketleri araştırma ve geliştirmeye yatırım yapmaya teşvik edebilirken, patent almayı veya fikri mülkiyeti korumayı zorlaştıran yasalar inovasyonu engelleyebilir. Yasalar, güvenlik, mahremiyet ve güvenlik için standartlar belirleyerek teknoloji kullanımını düzenleyebilir. Dronların veya otonom araçların kullanımını düzenleyen yasalar, bu teknolojilerin güvenli ve sorumlu bir şekilde kullanılmasını sağlamaya yardımcı olabilir veya yasalar teknolojinin benimsenmesini de etkileyebilir. Elektronik tıbbi kayıtların kullanılmasını zorunlu kılan yasalar, sağlık hizmeti sağlayıcılarını yeni teknolojileri benimsemeye teşvik edebilirken, belirli teknolojilerin belirli endüstrilerde kullanımını kısıtlayan yasalar bunların benimsenmesini yavaşlatabilir. Kanunlar, teknoloji kullanımına ilişkin etik hususları da şekillendirebilir. Örneğin, yüz tanıma veya belirli yapay zekâ türleri gibi belirli teknolojilerin belirli bağlamlarda kullanılmasını yasaklayan yasalar, bu teknolojilerin etik normlar ve değerlerle tutarlı şekillerde kullanılmasını sağlamaya yardımcı olabilir.
Teknoloji de hukuku çeşitli şekillerde etkileyebilmektedir. Örneğin, teknoloji kişilerin yasal bilgi ve kaynaklara erişimini kolaylaştırabilmektedir. Çevrimiçi veri tabanları ve arama motorları, insanların yasal konuları araştırmasını ve dünyanın her yerinden mahkeme kayıtlarına ve diğer yasal belgelere erişmesini mümkün kılabilmektedir. Elektronik keşif (e-keşif) sayesinde kanıtların toplanma ve mahkemede sunulma şeklini de değiştirebilmektedir. Yasal bir anlaşmazlığın taraflarına, keşif sürecinin bir parçası olarak e-postalar ve kısa mesajlar gibi elektronik belgeleri ve iletişimleri değiş tokuş etme ve inceleme olanağı tanıyabilmektedir. Teknoloji, yeni yasal çerçeveler ve yaklaşımlar gerektiren siber suçlar gibi yeni suç türleri yaratabilmektedir. Teknoloji, hukuki uyuşmazlıkların daha hızlı ve daha uygun maliyetli çözümünü sağlayabilen çevrimiçi arabuluculuk ve tahkim gibi alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin geliştirilmesini de kolaylaştırabilmektedir.
Teknolojinin yasal bilgilere erişim, kanıtların sunulma, suçların kovuşturulması ve anlaşmazlıkların çözümlenme şeklini değiştirerek hukuk sistemi üzerinde önemli bir etkisi olmuştur. Teknoloji gelişmeye ve yeni yasal zorluklar yaratmaya devam ettikçe hukuk sistemi de gelişmeye devam edecektir. Hukuk ve teknoloji arasındaki ilişki karmaşıktır ve her biri diğerini çeşitli şekillerde şekillendirerek sürekli gelişmektedir.
Teknoloji, şüphesiz hukuk sisteminin verimliliğini ve etkinliğini birçok yönden geliştirmiş olsa da dikkate alınması gereken bazı olumsuz etkileri de vardır. Örneğin; gözetleme teknolojisi, izleme cihazlarının kullanımı ve kişisel verilerin işlendiği yazılımlar kişilerin mahremiyet endişeleri artması, hukuk sisteminde teknolojinin kullanımının artmasıyla birlikte siber saldırı, veri ihlali ve bilgisayar korsanlığı riski de artması, hassas bilgilerin ve gizli müşteri verilerinin kaybına yol açabilmesi, teknolojinin mevcut önyargıları ve ayrımcılığı devam ettirme riski (örneğin tahmini polislik ve ceza vermede kullanılan algoritmalar, belirli ırksal veya etnik gruplara karşı önyargılı olabilir), avukatların rolü ve müvekkillerine karşı sorumlulukları hakkında etik soruları ortaya çıkarmaktadır.
Teknolojinin hukuk sistemi için birçok faydası olsa da teknolojinin sorumlu ve etik bir şekilde kullanılmasını sağlamak için bu olumsuz etkileri dikkate ve ele almak önemlidir.
Teknolojinin hukuk üzerinde olumsuz etkileri olduğu gibi hukukun da teknoloji üzerinde olumsuz etkileri de olmaktadır. Kanunlarla, belirli teknoloji türlerini veya teknolojinin kullanılma biçimlerini sınırlayan kanunlar, yeniliği engelleyebilir. Bu, şirketlerin ve bireylerin yeni ve potansiyel olarak faydalı teknolojiler geliştirmesini engelleyebilir. Düzenlemeler, yasal gerekliliklere uymayı daha zor veya pahalı hale getirerek yeni teknolojinin benimsenmesini de yavaşlatabilir. Bu, daha yavaş bir teknolojik ilerlemeye yol açabilir ve hatta yeni teknolojiye yatırımı tamamen caydırabilir. Belirsiz veya yorumlanması zor kanun ve yönetmelikler, şirketler ve bireyler için hukuki belirsizlik yaratabilir. Bu belirsizlik, insanların neyin yasal olup neyin olmadığını bilmesini zorlaştırabilir, bu da inovasyonu ve teknolojiye yatırımı caydırabilir. Teknolojiyi düzenleyen kanunlar, bireysel mahremiyet haklarını da ihlal edebilir. Örneğin, şirketlerin kullanıcı verilerini toplamasını ve saklamasını zorunlu kılan yasalar, mahremiyet ihlali olarak görülebilir. Bazı kanunlar ve yönetmelikler istemeden de olsa etik olmayan davranışları teşvik edebilir. Örneğin, fikri mülkiyet haklarını koruyan yasalar, şirketleri araştırma ve geliştirmeye yatırım yapmak yerine patent davası açmaya teşvik edebilir.
Yasalar bireyleri ve toplumu korumak için önemli olsa da teknoloji üzerinde olumsuz etkileri de olabilir. Kanun koyucuların, teknolojik ilerlemeyi gereksiz yere engellememelerini sağlamak için koydukları düzenlemelerin potansiyel sonuçlarını dikkatlice düşünmeleri önemlidir.
Dijital çağda hukuk ve teknoloji etkileşimli olarak ilerleyip gelişmektedir. Bu etkileşimin sonuçları olumlu olabildiği gibi olumsuz da olabilmektedir. Bazen bu etkileşimin sonucuna -olumlu mu olumsuz mu bir sonuç doğuracağına- kişiler karar verirken bazen de kişilerin iradesi dışında gelişmektedir. Bu durum, kural koyucunun çeşitli yenilikleri ve sonuçları öngörememesi, kanunların sınırlı düzeyde kalması ve yeni teknolojilerin gelişmesi gibi çeşitli sebeplerden dolayı ortaya çıkabilmektedir.
Hukukta çoğu teknolojinin kullanımını her iki yöne de çekebiliriz. Bu durumda kullanıcının teknolojiyi kullanma amacı belirleyici olmaktadır. İyi niyetle kullanıma açılan hukuk teknolojisinin kötü niyetli kişiler tarafından kullanılması istenilmeyen sonuçlar doğurabileceği gibi hukuka yarar sağlamak için geliştirilmeyen ama hukukta kullanımıyla yarar sağlayabilen teknolojiler olabilmektedir.
Deepfake, bu duruma örnek niteliği taşımaktadır. Biraz açıklamak gerekirse deepfake, gerçek olanlardan ayırt edilmesi zor olan inandırıcı, genellikle fotogerçekçi, sahte içerik oluşturmak için yapay zekâ ve makine öğrenimi gibi derin öğrenme tekniklerini kullanan manipüle edilmiş veya üretilmiş videolar, resimler veya seslerdir. Deepfake, bir kişinin yüzünü veya sesini diğerinin üzerine bindirerek ikna edici ancak tamamen uydurma bir görüntü veya ses oluşturarak bir görüntü, video veya ses oluşturabilen veya değiştirebilen algoritmalar kullanır. Deepfake teknolojisi, kazaların veya suç mahallerinin gerçekçi simülasyonlarını oluşturmak gibi belirli yasal bağlamlarda faydalı olabilse de hakimleri, jürileri ve diğer hukukçuları aldatmak için kötü niyetli olarak da kullanılabilir.
Deepfake gibi hukuk için özel olarak kullanılan bir teknoloji olmadığı halde hem hukuka yarar sağlayan hem hukukta yanıltıcı ve kötü niyetli kullanıma açık birçok teknoloji vardır ve olacaktır. Teknolojinin amacı değişkendir. Örneğin hukukta delilleri korumak amacıyla tasarlanan bir teknoloji çeşitli yollarla delilleri karartma amacıyla da kullanılabilir. Kısaca, teknoloji kullanan kişinin elinde şekil alır.

GELİŞME
Teknoloji hayatımızda vazgeçemeyeceğimiz bir alan kaplarken her geçen gün hukuk için de vazgeçilmeyecek bir alan kaplıyor. Dünyamızı değiştiren teknolojinin, hukukun ve avukatlık mesleğinin geleceğini nasıl etkileyeceğini anlamak için teknolojik gelişmeleri takip edebilir ve teknolojinin şu anda hukuku nasıl etkilediğini ve hukuktaki kullanım alanlarını inceleyerek, raporlayıp analiz ederek gelecekte nasıl etkileyebileceğini bir nebze de olsa tahmin edebilir ve çıkarımlarda bulunabiliriz.
Günümüzde hukuk ile teknolojinin en çok karşılaştığı, iş birliği yaptığı alan hukuk teknolojileri başka bir değişle hukuk otomasyonları ve araçlarıdır. Hukuk otomasyonları; hukuk departmanlarının belgeleri daha verimli bir şekilde yönetmesine ve saklamasına yardımcı olan, dosyaların kolayca düzenlenmesine, aranmasına ve geri alınmasına ve ayrıca iş arkadaşları ve müşterilerle belgeler üzerinde işbirliği yapılmasına olanak tanıyan belge yönetimi yazılımları; hukuki durumlarda delil olarak elektronik verilerin belirlenmesi, saklanması, toplanması, gözden geçirilmesi ve üretilmesi süreçlerinde, keşif sürecine dahil olan zamanı ve maliyeti azaltmaya yardımcı olan e-keşif yazılımları; hukuk firmalarının planlama, faturalama ve muhasebe dahil olmak üzere günlük planlarını daha verimli bir şekilde yönetilmesi, müşteri yönetimi ve iletişimi konusunda yardımcı olan muayenehane yönetimi yazılımları; içtihat hukuku, tüzükler, yönetmelikler ve diğer yasal materyaller dahil olmak üzere çok çeşitli yasal bilgilere erişim sağlayan ve hukukçuların daha verimli bir şekilde araştırma yapmalarına yardımcı olabilen çevrimiçi yasal araştırma veri tabanları ve geleceğin teknolojisi yapay zeka araçları ile yapay zeka destekli yasal teknolojiler, sözleşme incelemesi, durum tespiti ve yasal araştırma gibi çeşitli yasal görevlerin otomatikleştirilmesine yardımcı olabilir. Hukuk otomasyonları, hukuk uzmanları bu görevleri otomatikleştirerek zamandan tasarruf etmesine ve hata veya gözden kaçırma riskini azaltmasına, aynı zamanda işlerinin hızını ve doğruluğunu artırmasına olanak sağlayabilir.
Giderek daha fazla hukuk firması, hukuk departmanı ve diğer hukuk kuruluşları iş akışlarını düzene sokmak ve verimliliği artırmak için otomatik sistemler benimserken, hukuk otomasyonunun hukuktaki yeri hızla büyüyüp kökleniyor. Gelecek yıllarda bu ve yeni teknolojiler daha da geliştirilip hukukun
vazgeçilmez parçaları olacaktır.
Örneğin, bilgisayar tarafından oluşturulan bir dünyaya çeken simüle edilmiş bir ortam yaratmak için teknolojinin kullanılması anlamına gelen sanal gerçeklik (VR), gelecek yıllarda hayatımızda ciddi bir alan kaplaması beklenen teknolojilerdendir. Sensörlerin ve izleme cihazlarının kullanımı sayesinde VR teknolojisi, kullanıcının hareketlerini izleyebilir ve görsel ekranı gerçek zamanlı olarak ayarlayarak, sanal dünyayla gerçekten oradaymış gibi etkileşime girmelerini sağlayabilir. Kullanıcılar genellikle nesneleri manipüle edebilir, ortamları keşfedebilir ve diğer dijital karakterler veya kullanıcılarla etkileşim kurabilir. Sanal gerçeklik teknolojisi, eğlence ve oyundan eğitim, öğretim ve terapiye kadar çok sayıda uygulamaya sahiptir. Senaryoları simüle etmek ve tasarımları test etmek için mimarlık, mühendislik ve sağlık hizmetleri gibi sektörlerde de kullanılabilen bu teknoloji, gelecek yıllarda hukuk alanlarında da kullanılabilir duruma gelebilecektir.
Hukuk alanında VR teknolojisinin kullanımı, olay mahallinin gerçekçi 3D simülasyonları oluşturulabilir ve olay yerini farklı açılardan keşfetmesine ve analiz etmesine olanak tanıyabilir, delil toplanmasına, suçun yeniden yapılandırılmasına ve potansiyel tanıkların belirlenmesine yardımcı olabilir. Jüri seçimi konusunda da yardımcı olabilecek VR, jüri üyesi olma deneyimini simüle etmek için kullanılabilir, bu da avukatların potansiyel jüri üyelerinin bakış açısını daha iyi anlamalarına ve jüri seçim sürecinde daha bilinçli kararlar vermelerine olanak tanıyabilir. VR teknolojisi hukukta toplantılar için de kullanılabilir. Örneğin, arabuluculuk veya tahkim tarafları için sanal bir toplantı alanı oluşturmak için kullanılabilir. Bu, seyahat maliyetlerinin düşürülmesine ve taraflar arasındaki iletişimin iyileştirilmesine yardımcı olabilir.
Sanal gerçeklik (VR) teknolojisi, hukuk bürolarında aşağıdakiler dahil çeşitli şekillerde kullanılabilir:
Sanal gerçeklik teknolojisi (VR), avukatlık bürolarında da çeşitli şekillerde kullanılabilir. Örnek vermek gerekirse vakaların görselleştirilmesi konusunda VR, suç mahallerinin veya kazaların görselleştirmelerini oluşturmak için kullanılabilir ve avukatların bir davanın koşullarını daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir. Bu, daha güçlü argümanlar oluşturmalarına ve daha ikna edici kanıtlar sunmalarına yardımcı olabilir. Aynı zamanda VR, mahkemede kullanılmak üzere etkileşimli sergiler oluşturmak için de kullanılabilir. Bu, suç mahallerini yeniden oluşturmayı veya karmaşık verilerin görselleştirmelerini sağlamayı içerebilir. VR avukatların iş birliği ile çalışmasına da olanak tanıyabilir. Sanal toplantı odaları, avukatların belge paylaşmasına, fikir alışverişinde bulunmasına ve birlikte daha verimli çalışmasına olanak sağlayabilir. Kısaca sanal gerçeklik; eğitim, iletişim ve iş birliğini geliştirmenin yanı sıra mahkemede müvekkilleri için daha zorlayıcı bir dava sağlamak isteyen hukuk firmaları için de yararlı bir araç olabilir.
Geleceğin teknolojilerinden bir diğeri olan artırılmış gerçeklik (AR), dijital bilgilerin fiziksel dünya üzerine bindirilmesine izin vererek kullanıcılar için etkileşimli bir deneyim yaratan bir teknolojidir. Tamamen yapay bir ortam yaratan sanal gerçekliğin aksine AR, gerçek dünyayı ona dijital bilgiler ekleyerek zenginleştirir. AR, tipik olarak bir mobil cihaz veya akıllı gözlük gibi giyilebilir teknoloji aracılığıyla deneyimlenir. Cihaz, sensörleri ve kameraları kullanarak kullanıcının çevresini tanımlayabilir ve üzerlerine dijital bilgiler yerleştirebilir.
Artırılmış gerçeklik (AR) teknolojisinin hukuk alanında çeşitli potansiyel kullanım alanları mevcuttur. Örneğin, arttırılmış gerçeklik ile olay mahallinin 3 boyutlu görselleştirmelerini oluşturulabilir ve araştırmacıların olay yerini ve olası kanıtları daha iyi anlaması ve yorumlanması sağlanılabilir. AR, ayrıca araştırmacıların suça yol açan olayların sırasını yeniden oluşturmasına yardımcı olabilir.
AR, mahkemede kullanılmak üzere etkileşimli sergiler oluşturmak için de kullanılabilir. Örneğin, avukatlar bir suç mahallini canlandırmak veya bir binada sanal tur sağlamak için AR’yi kullanabilir. Bu, jüri üyelerinin sunulan kanıtları ve argümanları daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir.
AR, avukatların potansiyel jüri üyelerini daha iyi anlamalarına yardımcı olmak için jüri seçimi sırasında da kullanılabilir. Örneğin, avukatlar, sosyal medya profillerine dayalı olarak potansiyel jüri üyelerinin avatarlarını oluşturmak için AR’yi kullanabilir, bu da onların ilgi alanlarını ve kişilik özelliklerini daha iyi anlamalarını sağlar.
AR, eğitim amacıyla gerçek dünya senaryolarını simüle etmek için de kullanılabilir. Örneğin, avukatlar simüle edilmiş bir ortamda mahkeme salonu sunumları yapmak veya müzakereleri taklit etmek için AR’yi kullanabilir.
Sözleşme incelemesinde de kullanılabilen AR, temel şartları veya maddeleri vurgulayarak sözleşme incelemesini geliştirmek için imkanlar sunar. Örneğin, avukatlar AR’yi bir sözleşmeyi ek açıklamalarla kaplamak için kullanabilir, bu da önemli ayrıntıları tanımlamayı kolaylaştırır.
AR, avukatlara uygulamalarını geliştirmek için eğitim, iletişim ve mahkemede delil sunumu dahil olmak üzere yeni ve yenilikçi araçlar sağlama potansiyeline sahiptir. AR’nin hukukta kullanılması, mahkeme salonu sunumlarının doğruluğunu ve etkililiğini artırma potansiyeline sahiptir ve adaletin daha adil ve verimli bir şekilde sunulmasını sağlamaya yardımcı olabilir.
Hukuk teknolojilerinin gelişmesi sadece hukuk otomasyonlarını etkilememiş aynı zamanda hukuk usullerini de etkilemiştir. Hukuktaki usule ilişkin değişiklikler, yasal süreçlerin etkinliğini ve adaletini geliştirmede önemli bir rol oynamıştır. Usule ilişkin değişiklik, yeni teknolojileri ve alternatif uyuşmazlık çözüm mekanizmalarını benimseyerek ve yasal süreçleri basitleştirerek adalete erişimi artırmaya ve hukuk sisteminin genel işleyişini iyileştirmeye yardımcı olmuştur. Hukukta, teknolojideki gelişmelerin mümkün kıldığı birkaç usul değişikliği olmuştur.
Avukatların kâğıt belgeleri dosyalamak yerine mahkemeye elektronik olarak dosya sunmalarına olanak tanıyan yalnızca zamandan tasarruf sağlamakla ve dava masraflarını azaltmakla kalmayıp aynı zamanda avukatların mahkeme kayıtlarına ulaşmasını ve davalarının ilerleyişini izlemesini kolaylaştıran elektronik dosyalama,
Yasal işlemlerde elektronik olarak saklanan bilgilerin (ESI) toplanması, gözden geçirilmesi ve üretilmesi sürecini ifade eden ve sürecinin çoğunu otomatikleştirmeyi mümkün kılarak ilgili zamanı ve maliyeti azaltan E-keşif, Mahkeme salonu dışındaki anlaşmazlıkları çözmek için teknolojinin kullanılması anlamına gelen ODR platformları, küçük talepler, aile hukuku ve tüketici uyuşmazlıkları dahil olmak üzere çeşitli uyuşmazlıklar için kullanılabilen ODR, geleneksel davaya göre daha hızlı ve daha ucuz olabilir ve internet bağlantısı olan her yerden erişilebilen Çevrimiçi Uyuşmazlık Çözümü (ODR),Avukatların, hakimlerin ve tanıkların yasal işlemlere uzaktan katılmasını mümkün kılan, özellikle birçok mahkemenin kapalı olduğu veya sınırlı erişime sahip olduğu COVID-19 salgını sırasında yararlı oldukça fazla olan Video konferans teknolojisi, Yasal işlemlerde belge incelemesi, sözleşme analizi ve yasal araştırma gibi rutin görevleri otomatikleştirmek için kullanılabilen, avukatların bir davanın sonucunu tahmin etmesine veya potansiyel riskleri belirlemesine yardımcı olabilecek tahmine dayalı analitik sağlayabilen Yapay zekâ (AI) teknolojisi, Teknolojinin gelişmesi ile hukuka kazandırılan ve hukukta usul değişikliğine gidilmesinde önemli rol oynayan teknolojik gelişmelerin birkaçıdır. Bu gelişmeler, teknolojinin hukuktaki usul değişiklikleri üzerinde önemli bir etkisi oldu ve yasal süreçleri daha hızlı, daha verimli ve daha erişilebilir hale getirdi.
Teknoloji kavramının gelişmesi, gelişen otomasyon ve araçların yanı sıra çeşitli alan ve bölümlerin dijital dönüşüm içine girmesinin sağlamıştır. Teknoloji, dijital dönüşümün en önemli etkenlerinden biri olmasının yanında dijital bilgi çağında çeşitli alan ve bölümlerin de oluşmasına katkı sağlamıştır. Hukuk mühendisliği de teknoloji çağının getirdiği bölümlerden birisidir.
Kısaca hukuk mühendisliği, teknoloji, veri bilimi ve süreç iyileştirme metodolojilerinin hukuk pratiğine uygulanmasıdır. Hukuk mühendisliğinin ana hedeflerinden biri, hukuk hizmetlerini daha verimli ve uygun maliyetli hale getirmektir. Hukuk mühendisliği, teknoloji ve süreç iyileştirme metodolojilerini kullanarak, avukatların yüksek kaliteli hukuk hizmetlerini daha zamanında ve uygun maliyetli bir şekilde sunmasına yardımcı olabilir. Hukuk mühendisliği, yazılım mühendisliği ve proje yönetimi gibi diğer alanlardan ilke ve teknikleri uygulayarak hukuk hizmetlerinin sunumunu iyileştirmeyi amaçlamaktadır. Hukuk mühendisliği ayrıca, geleneksel hukuk hizmetlerine erişimi olmayan kişiler için hukuk hizmetlerini daha erişilebilir hale getirmek için teknolojiden yararlanarak adalete erişimi iyileştirmeyi amaçlamaktadır. Bu, kişilerin hukuki ihtilafları şahsen mahkemeye çıkmalarına gerek kalmadan çözmelerine yardımcı olabilecek çevrimiçi uyuşmazlık çözüm platformları gibi çevrimiçi hukuk hizmetlerinin geliştirilmesini içerir. Genel olarak, hukuk mühendisliği, teknoloji ve süreç iyileştirme metodolojilerinin uygulanması yoluyla hukuk uygulamalarını dönüştürmeyi amaçlayan, gelişmekte olan bir alandır.
Şirketler; yasal uyumluluk sağlayarak şirketin yürürlükteki tüm yasa ve yönetmeliklere uymasını sağlamaya yardımcı olması, iş sözleşmeleri, satıcı sözleşmeleri ve kira sözleşmeleri dahil olmak üzere sözleşmelerin müzakeresinde, hazırlanmasında ve gözden geçirilmesinde yardımcı olması, davalar,
düzenleyici soruşturmalar ve fikri mülkiyet anlaşmazlıkları gibi potansiyel yasal risklerin belirlenmesine ve yönetilmesine ayrıca bu riskleri azaltmak için stratejiler geliştirebilmesi, ticari markalar, patentler ve telif hakları dahil olmak üzere şirketin fikri mülkiyetinin korunmasına yardımcı olabilir. Genel olarak, kadroda veya danışman olarak bir avukata sahip olmak, bir şirketin uyumluluğu sağlaması, yasal riskleri yönetmesi ve çıkarlarını koruması açısından önemlidir.
Avukatlık büroları (hukuk büroları); web sitelerinden gelişmiş hukuki otomasyonlara kadar yararlandığı teknolojik gelişmelerin denetlenmesi, düzenlenmesi ve korunması için mühendislere ihtiyaç duyacaktır. Hukuk bürolarının bilgi güvenliğini sağlamak için siber güvenlik mühendislerine, elde edilen verileri korumak, saklamak ve verimli bir şekilde kullanabilmek için veri mühendislerine ve geleceğin getireceği problemler için yeni hukuk otomasyonları geliştirmek için de yazılım mühendislerine ihtiyaç olacaktır. Günümüzde her ne kadar çoğu avukatlık bürosu, bürolarında avukat meslektaşlar gibi mühendis arama ihtiyacı hissetmese de gelecek zamanda teknolojinin daha da gelişip köklenmesi ve büyümesiyle veri kontrolü, güvenlik kontrolü ve güncelliği denetleme konusunda verilerin çokluğu nedeniyle bulunulan çağa yetişmekte yaşanan zorluk nedeniyle hukuk ve büro mühendisliği kavramları daha da gelişecektir. Genel olarak, kadroda veya danışman olarak bir mühendise sahip olmak, bir büronun teknolojiye uyumluluğunun sağlanması, teknolojik riskleri
yönetmesi ve çıkarlarını koruması açısından önemlidir.
SONUÇ
Dijital Çağ, mühendislerin çağı olacak demek pek yanlış olmayacaktır. Yapay zekâ mühendisliği, veri mühendisliği, sistem mühendisliği vb. birçok mühendislik dalının ve mühendislerinin çağı olacaktır. Bu çağda sistemin alt yapısını mühendisler kuracak diğer meslek dalları da bu çağa uyum sağlamak ve sistemde yerini korumak için dijital dönüşüm geçirecektir. Dijital çağ için her şey dijitalde olacak demek çok da doğru olmaz ama işlerin ana hattı dijitalden geçecektir. Bölümler ve meslekler de bu dönüşümde başarılı olduğu ölçüde hayatta kalmayı başaracaktır.
Hukuk da dijitalin çağına bir anda uyum sağlayamaz. Adım adım ve stratejik olarak en uygun şekilde hukuk teknolojiyi kendine enjekte edecek, teknoloji de hukuka göre şekil alacaktır. Bir yerden hukuk ve mühendislik çakışacak ve birlikte gelişim gösterecektir. Bu çakışma noktalarından biri de halihazırda kullanılan ve gelecek zamanlarda daha da geliştirilecek olan, ihtiyaca göre çeşitli hukuk otomasyonları programlanacaktır. Yapay zekanın gelişmesiyle beraber hukuk araçları da paralel olarak gelişecek ve özelleşmiş otomasyonlar ile mekân ve zamandan tasarruf sağlayabileceğiz.
Mühendislerle avukatların kesiştiği nokta bunlarla sınırlı olmayacaktır. Şirketlerin avukatları olması gibi büroların da mühendisleri olması gerekecek. Bu gerekliliği şu şekilde anlatmaya çalışacağım:
Halihazırda da kullanılmakla beraber çeşitli hukuk otomasyonları ve araçları programlanıp geliştiriliyor. Bu otomasyonların gelişimi ihtiyaca göre olmaktadır. Bir otomasyonun gelişimi programlanmakla bitmemekle beraber dijital çağın en büyük sorunlarından biri olan hacklenmekten koruyacak ve diğer bir sorun olan otomasyonun denetlenmesini sağlayacak mühendis/mühendislere ihtiyaç duyacaktır. Şu anda hukuk bürolarının çoğu bürosunda çalışacak mühendislere ciddi bir ihtiyaç duymasa da yakın gelecekte -özellikle dijitalleşme adına ciddi adımlar atıldıktan sonra- fazlasıyla ihtiyaç duyacaktır. Avukatlık bürolarının mühendis arkadaşları arayacağı tek konu hukuk otomasyonları ve bu otomasyonların güvenliği ve denetimi olmayacaktır.
Günümüzde de nerdeyse her hukuk bürosunun dijital dünyaya ilk adımlarından sayılabilecek Web sitesi vardır. Profesyonel bir Web sitesinin tasarımı, güvenliği, yazılımı ve en önemlisi güncelliği konusunda da mühendislere ihtiyaç duyulacaktır.
Halihazırda kullanılan ve yakın gelecekte de bir hayli geliştirilecek olan veri saklanması -örneğin dava dosyaları ve bilgilerinin saklanması-, kullanılması ve bu verilerin korunması noktasında mühendislere ihtiyaç duyacağız. Hukuk bürolarında görülmüş olan, görülen ve görülecek olan dava dosyalarını ve dava hakkında verilerin saklanması, korunması ve gerektiği zamanda kullanılması için sistemler geliştirme konusunda da bir mühendis eli gerekir.
Hukuktaki dijital dönüşümü sadece hukukun bir parçasının dijitale dönüşmesi veya mühendislerle beraber çalışıp hukuki otomasyon ve araçlardan yararlanmasıyla sınırlı değildir. Teknolojinin gelişmesiyle hayatımıza giren her şeyin hukukta karşılığı olacaktır. Çünkü hukuk insanın doğumuyla başlayıp ölümüne kadar (hatta ölümünden sonra da) hayatının her alanındadır. Bu zaman diliminde teknolojiyi ve teknolojik gelişmeleri hukukun dışına itemeyiz. Hukuk teknolojik gelişmelerin ilerlemesine yön verip teknolojik gelişmeleri etkilediği gibi teknoloji de hukukun içinde yer bulup hukuka yeni düzenlemeler getirdi. Teknoloji, hukuk usullerine yeni düzenlemeler getirdi ve gelecekte de yeni düzenlemeler ve usuller getirmeye devam edecektir. Örneğin gerçek dünyaya benzer üç boyutlu bir ortamın bilgisayar tarafından oluşturulan simülasyonlarını kullanan bir teknoloji olan sanal gerçekliğin gelişmesiyle, sanal gerçeklik video konferansların yerini alabilecek ve video konferanslarda elimizdeki imkanları daha da geliştirip olabildiğince gerçekçi mahkeme ortamını dijital ortama taşıyabileceğiz. Sürükleyici bir dijital ortam yaratan sanal gerçekliğin aksine, sanal unsurlar ekleyerek kullanıcının gerçek dünya deneyimini geliştiren, bilgisayar tarafından oluşturulan görüntüleri gerçek dünyayla birleştirerek bileşik bir görünüm oluşturan artırılmış gerçeklik E-keşifleri ve delillerin yorumlanmasına yeni bakış açıları ve kolaylıklar getirebilecektir.
Konuyu toparlamak gerekirse, teknoloji ile hukuk etkileşim halindedir. Teknolojik gelişmeler hukukta usulleri, kanunları ve hukukun alanlarını etkilediği gibi hukuk da hukuki düzenlemeleriyle teknolojinin gelişimini etkilemektedir. Teknoloji geliştikçe alanlarını genişlettikçe hukuk da gelişen alanlarda gelişim sağlayıp düzeni kurmaya devam edecektir.