Değişen ve Gelişen Teknolojilerin Avukatlık Mesleği ve Hukuk Alanı Üzerindeki Etkileri

ÖZ

Günümüz teknolojileri her geçen gün gelişmekte ve değişime uğramaktadır. Bu değişimlerin etkileri, diğer alanlarda olduğu gibi hukuk alanında da hissedilmektedir. Bu çalışmada öncelikle dijital dünyanın gelişimi, VR/AR teknolojileri, metaverse ve yapay zeka tabanlı yazılımlar gibi yeni teknolojik ilerlemeler ele alınacaktır. Ardından hukuk teknolojisi kavramına değinilecek ve bu teknolojilerin avukatlık mesleği ile hukukun çeşitli alanları üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri tartışılacaktır. Ayrıca, ortaya çıkan sorunlara çözüm önerileri sunulacak ve gelecekte hukuk mesleklerinde hangi unsurların önem kazanacağı vurgulanacaktır. Bunun yanı sıra, ülkemizin ve diğer ülkelerin bu gelişmelere yaklaşımı ve son dönemde artan online mahkemeler de değerlendirilecektir.

Anahtar Kelimeler:
Teknolojik gelişmeler, hukuk teknolojisi, yapay zeka ve hukuk ilişkisi, dijitalleşme, sanal mahkeme.


1. GİRİŞ

Teknoloji, sürekli değişip gelişen bir yapıya sahiptir. Özellikle 21. yüzyılda her yıl yeni bir boyuta ulaşmakta ve uzay çağının kapılarını aralamaktadır. Bu hızlı gelişime ayak uydurmak, bireyler ve kurumlar için bir zorunluluk haline gelmiştir. Teknoloji kullanıcıları olarak bizler de her yıl yeni bir teknolojiye adapte olmaya çalışıyor, bu değişimleri benimsemek durumunda kalıyoruz. Bu bireysel değişimler zamanla sektörlere de yansımakta ve toplumsal bir dönüşümü beraberinde getirmektedir.

Yakın zamanda yaşadığımız pandemi dönemi bunun en somut örneklerinden biridir. Bu süreçte eğitim, sağlık, adalet ve ticaret gibi alanlar dijital dönüşüme zorlanmış ve bu değişime ayak uyduramayan sektörler büyük kayıplar yaşamıştır.

Hukuk alanı da bu değişimlerden en çok etkilenen alanlardan biri olmuştur. Gelişen teknolojiler tam anlamıyla benimsenmemiş olsa da, hukuk sektörü bu hızı yakalamak zorunda kalmıştır. Bu çalışmada, teknolojinin hukuk mesleklerine ve genel olarak hukuk sistemine etkileri ele alınacak; yapay zeka, metaverse, VR/AR gibi yeniliklerin hukuka getirdiği fırsatlar ve riskler incelenecektir.


2. Değişen ve Gelişen Teknoloji İçerisinde Yeni İnovasyonlara Bir Bakış

Hukuk Teknolojisi Kavramı

Hukuk teknolojisi, avukatlık ve diğer hukuk mesleklerinde kullanılabilecek yenilikçi teknolojilere verilen genel bir isimdir. Bu teknolojiler, adalete erişimi kolaylaştırmayı, maliyetleri düşürmeyi ve hukuk alanındaki işlemleri daha hızlı ve verimli hale getirmeyi amaçlamaktadır.

Hukuk teknolojileri, genel olarak üç temel kategoride incelenebilir:

  1. Hukuki Otomasyon Sistemleri: Dava takibi, doküman yönetimi, sözleşme inceleme gibi rutin hukuk işlerini kolaylaştıran yazılımlar.

  2. Yapay Zeka Destekli Hukuki Hizmetler: Avukatların hukuk metinlerini analiz etmesini, hukuki belgeleri hızlı taramasını ve karar destek sistemleri oluşturmasını sağlayan yapay zeka uygulamaları.

  3. Sanal Mahkemeler ve Dijital Hukuk Platformları: Online duruşmalara olanak tanıyan, adli süreçleri dijital ortama taşıyan sistemler.

Bu teknolojiler, hukuk mesleklerini önemli ölçüde değiştirmekte ve hukukçuların yeni beceriler edinmesini zorunlu hale getirmektedir. Hukukun dijital dönüşümüne ayak uydurmak, hem bireyler hem de kurumlar için kaçınılmaz bir gereklilik haline gelmiştir.

Hukuk teknolojilerinin ilk grubu için daha basit, vakit alan işler için yardımcı bir asistan grubu denebilir. Şu an sınırlı örnekleri bulunsa da sayıları artıyor ve kullanıcı sayıları gün geçtikçe çoğalıyor. Bu yazılımlar daha çok belge çevirme, elektronik dosyalama, sözleşmelerdeki hataları tespit etmeye yardımcı olma, daha önceki mevcut kararları inceleyebilme gibi çeşitli işlere yardımcı olabilmektedir.

İkinci grup teknoloji daha çok iş yapan grup denebilir. Do Not Pay1 (ilk robot avukat web sitesi) şu an en popüler olanı çünkü geliştirdikleri güncel yazılımlar ile yapay zekâ teknolojisini kullanarak bir avukat gibi dilekçe taslaklarını kullanabiliyor. Do Not Pay şirketinin amacı herkesin başına gelebilecek basit park cezalarına, banka faturalarına, spam aramalara karşı itiraz edebilecek basit bir arayüz geliştirerek bunlara robotik bir çözüm bulmuş ve bu sayede çok daha uygun bütçe ve kısa zamanla bu işlerin yapılmasını sağlamayı amaçlamıştır.

Bir diğer örnek Legal Zoom2 şirketi, iş kurmak, yatırım yapmak, emlak sektörü, marka almak gibi işlerde online destek sağlıyor ve oluşturdukları sistem sayesinde insanlar aradıkları hukuki desteği anında ve çok daha ucuza karşılayabiliyorlar.

Üçüncü grup teknolojiler çok daha farklı bir boyuta ulaşmış durumdalar. Bu teknolojiler önceki kararları analiz ederek önüne gelen benzer somut olayları belli bir yüzdeye kadar tahmin edebiliyor. Yapay zekâ destekli olmaları sebebiyle öğrenme mekanizmalarıyla mevcut veriler dahilinde bir dava dilekçesi yazabiliyor ve hatta bu dilekçenin kazanma oranını belirleyebiliyorlar. Fakat bu yazılımların kullanımı daha gelişme aşamasında görüldüğü için
kullanıcıların tercihi olmaktan şimdilik uzaklar lakin yeni çıkan yapay zekâ yazılımları sayesinde artık popüler olması bekleniyor.

Ülkemizde Hukuk Teknolojileri Ne Durumda?
Ülkemizde birinci nesil asistan teknolojilerin kullanımı artmış ikinci ve üçüncü nesil teknolojilerin ise girişimciler tarafından temelleri atılmış durumdadır. İkinci ve üçüncü nesile örnek vermek gerekirse turklex, adalet hanım yazılımları şimdilik verilebilir bu girişimlerin yayılması yeterli destek ve talep gördüğünde artacaktır. Birinci nesil asistanlara örnek olarak Lexpera, karar arama motorları , Kazancı , UYAP , Celse , Nöbetçi Avukat Uygulaması , etahsilat , çeşitli hukuk formları verilebilir

Yapay Zekâ Kavramı
Yapay zekâ kavramı insanlık tarihinde yeni bir noktaya gelindiğinin en büyük işaretidir. Yapay zeka, konuşma, karar verme, analiz etme, tanıma, tanımlama, anlama gibi insan zekası gerektiren görevlerin yapılması için geliştirilen öğrenen bir bilgisayar sistemidir. Bu yapay zekâ sayesinde üretilen makineler akıllı hale getirilerek insanlığın hizmetine sunulması amaçlanmıştır. Yapay zekâ kavramı ilk kez Matematik profesörü John McCarthy’nin de aralarında olduğu 1955’te sunulan “Dartmouth Summer Research Project on Artificial Intelligence” (Dartmouth Yapay Zekâ Yaz Araştırma Projesi) çalışmasında 3 ele alınmış ve o zamandan beri pek çok değişim yaşamış ve yaşamaya da devam etmektedir. Bu değişimin etkilerini her yerde görmek mümkündür örneğin otonom araçlar, otomatik süpürgeler, akıllı ev aletleri gibi daha pek çok örneğinin bulunduğunu biliyoruz.

Peki bu değişimin hukuk bilimine etkileri neler olmuştur?

Yapay Zekanın kullanımının hızlanması ve bu kullanımın topluma yarattığı etki ve dönüşüm sayesinde hukuk da bu gelişimleri takip edip yeni bir dönüşüme başlamıştır. Fakat hukuktaki dönüşüm teknoloji hızını yakalayamamıştır bunun en önemli sebebi de hukuki, felsefi, etik alanlarındaki tartışmaların varlığı olmuştur. Bu hukuki tartışmaların başı yapay zekanın hukuki nitelendirmesinde olmuştur. Yapay zekâ bir gerçek veya tüzel kişi midir yoksa eşya mı ya da Avrupa Parlamento’nun 2017 yılında “elektronik kişilik” statüsü teklifi4 gibi yeni bir statü türü mü ? Şu an bu soruya net bir cevap bulunamamıştır.

Yapay Zekanın hukuki ve cezai sorumluluğu konusu henüz net bir cevaba kavuşturulamamıştır. Yapay zekalara mevcut yasalarla yaptırım uygulanamayacağı ve yeni teoriler geliştirilmesi gerektiği bazı yazarlarca ortaya konmaktadır.


5Yapay zekânın insanlar ile eşit hak ve sorumluluklara sahip olduğunda cezai sorumluluğunun olacağı da söylenmektedir.

Yapay zekanın hukuk alanında kullanılması tartışmalarının diğer bir sebebi de etik ve felsefi sorunlardır. Bu sorunların çözümü için Avrupa Komisyonunda Yüksek Düzeyli Yapay Zekâ Uzman Grubu (AI HLEG) tarafından 8 Nisan 2019 tarihinde ‘Güvenilir Yapay Zekâ için Etik Yönergeler’ başlığı altında7 yapay zekâda olması gereken şu üç temel madde yayınlanmıştır:

• Yürürlükteki tüm yasalara ve düzenlemelere saygı göstermek.
• Etik ilkelere ve değerlere saygı göstermek.
• Hem teknik hem de sosyal çevreyi hesaba katarak sağlam/güçlü olmak.
Fakat bu düzenlemeler oldukça yetersizdir yeni çalışmalar yapılmaya devam edilmelidir.

Yapay Zekâ Sistemli Robot Hakimlerin Olması Mümkün Mü?

Watson adlı yapay zekâ, bir dakika içerisinde bir milyon sayfayı okuyup analiz edebilmiştir. Yapay zekânın en son gelişmelerinden biri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) görülen davaların yüzde 79’unun hükmünü doğru tahmin etmesidir. Bu gelişmeler, günümüzde en çok tartışılan konulardan birinin “Robot hâkimler olabilir mi?” sorusu olduğunu göstermektedir.

Yapay zekâlı hâkimler sayesinde artık hâkimlik mesleği kalkıyor mu?

Yapay zekânın en önemli özelliklerinden biri, birçok veriyi hızlı bir şekilde işleyip bu verilere dayanarak tahminler üretmesi ve kararlar vermesidir. Ancak unutulmamalıdır ki yapay zekâ da bir insan ürünüdür ve insan ürünü olan her şeyde hata oranı bulunması muhtemeldir. İnsan hayatını bu makinelere emanet ederken dikkatli davranmak gerekir. Hata oranı, tecrübe ve bilgiyle azaltılabilse de tamamen ortadan kaldırılması mümkün değildir. Gelişen teknolojiyle günümüzde yapılan hata oranlarının da azaltılacağı kesindir.

Yapay zekânın hukuk alanında kullanımında diğer bir risk faktörü, soyut duygular ve psikolojik şartlardır. Bu faktörlerin veri olarak girilmesi ve analizi oldukça zor olduğundan, yapay zekânın bir yardımcı faaliyet olarak değerlendirilmesi daha muhtemel ve mantıklı bir çözüm olarak görülmektedir.

Yapay zekâ sonuç odaklıdır; siz bilgiyi istersiniz, o da bu bilgiye ulaşır. Ancak bilgiye ulaşma sürecini gösteremez. Bu nedenle hukuk alanında kullanıldığında karar alma sürecinin açıklanmaması, şeffaflığı bozarken aynı zamanda belirsizlikler yaratabilir ve güveni zedeleyerek çeşitli hatalara yol açabilir.

Yapay zekâ uygulamalarının temelini oluşturan ve insan merkezli karar verme mekanizmalarına kıyasla daha yüksek oranda başarı vadeden algoritmik karar alıcılar, hukuk dünyasında “algoritmik adalet” (algorithmic justice) kavramını ortaya çıkarmıştır. Bu kavram, algoritmaların adil olup olamayacağı ve özü itibarıyla soyut nitelikte olan adaletin somut verilerle hesaplanabilirliği gibi soruları gündeme getirmiştir.

Adalet ve hukuk, matematik gibi kesin çizgilerle ve her zaman tek doğruya götüren kavramlar değildir. Adalet; vicdan, içgüdü, muhakeme etme ve yorum yapma gibi insani özelliklere ihtiyaç duymaktadır. Bu ihtiyaçların yapay bir makine tarafından giderilmesi mümkün değildir. Bu sebeplerden ötürü yapay zekânın avukatlık ve diğer hukuk meslekleri yerine kullanılması mümkün ve mantıklı gözükmemektedir. Ancak yapay zekâ destekli ürünlerin yardımcı asistan olarak kullanılması, zaman tasarrufu, hız ve verimlilik sağlayacaktır.

Bu tür teknolojik çözümlerin hukuk camiasında yer edinmesi, özellikle ülkemizde yargıda yaşanan hız sorununu aşmada büyük bir katkı sağlayabilir. Yapay zekâ destekli hukuk sistemleri daha fazla desteklenmeli ve geliştirilmelidir. Günümüzde de görüldüğü gibi yeni bir teknoloji çağına giriyoruz ve bu tür sistemlerin kullanımı artık kaçınılmaz hale gelmektedir.

Yapay Zekanın yeni versiyonu “CHAT GPT-4”

Chat GPT, yapay zekâ tabanlı bir süper robotik sohbet sistemidir. Bu robotik sohbet sistemi kendisine sorulan soruları aynı bir insan gibi işleyip yanıtlamaktadır. Verilen görevleri istenilen dilde ve şekilde , saniyeler içerisinde gerçekleştirmektedir fakat bu durumda yine en büyük sorunlardan birisi ile bizleri baş başa bırakmaktadır. Bu sohbet robotuna sorulan soruların cevapları çoğunlukla kaynak gösterilmeden cevaplanıyor olmakta ve birçok telif hakkı da bu şekilde ihlal edilmiş olmaktadır. Bu şekilde davranmasının sebebi de yapay zekaların sonuç odaklı olmasından kaynaklanmaktadır. Yapay zekâ sistemi bilgileri işlerken açık bir şekilde göstermemektedir sadece sonucu yansıttığından nereden hangi bilgi nasıl alınmış bu durum anlaşılamamaktadır veya bu sohbet robotu karar verirken nasıl bir süreç işlemiş gerekçeleri neler bu konularda gizliliğini sürdürmeye devam etmektedir.

Chat GPT-4’ün en çok gelişme gösterdiği alanlardan birisi de hukuk olmuştur. Bir önceki sürüm olan Chat GPT 3.5 den %90 daha başarılı olarak baro sınavlarını geçmiştir. Times gazetesi GPT-4’ün dava taslağı hazırlayabilecek hale geldiği haberini de yapmıştır. 

Tüm bu gelişmelerden bu robotların avukatların yerine geçeceği düşüncelerine kapılmamak gerekir çünkü bu sistemin getireceği sorunlar da yine beraberinde gelmektedir. Bu sistemde verilerin gizliliği ve güvenliğinin sağlanmamaktadır çünkü bu sistemde yapay zekâ çalışma prensibi olarak öncelikle sizin ona bilgi vermeniz ve eğitmeniz gerekmektedir , yapay zekadan istenilen performansı sağlaması için verdiğiniz güncel veriler ve geçmiş verilere verilen cevaplara göre şekillendiğinden güvenlik açısından bir hayli problem olduğu da kaçınılamaz bir gerçek olmuştur. Unutulmaması gereken bir diğer konu da hukukun sadece siyah ve beyaz kurallardan oluşan bir bütün olmadığıdır. Hukuk insan deneylerinden oluşan sosyal bir alandır ve burada her zaman tek bir doğru bulunmamaktadır bu yüzden de yapay zeka robotlarının insanların yerine geçmesi değil de onlara en iyi yardımcı asistan olması konuşulmalıdır.

Chat GPT ile artık avukatların da kendini geliştireceği yeni alanlar ortaya çıkmıştır ve çıkmaya da devam etmektedir. Şöyle ki artık bu robotlardan bir iş araştırma yapması için avukatların istenilen bilgiyi en iyi şekilde sorması, sorgulaması gerekmektedir. Yapay zekâ destekli bu robotlar avukatların en büyük destekçileri olacak gibi gözükmektedir. Arşivlerin düzenlenmesi , otomatik yapılacak işlerin bu robota verilmesi, avukatların müvekkilleri ile anlık yazışmalar yapması ve bu sıkı iletişim sayesinde müvekkillere istenen güven duygusunun verilmesi bu robotların sayesinde olacaktır.

Forbes dergisinde bir makalede gelecekte hukuk firmalarının bu hukuk teknolojilerini kullanmamasının görevi kötüye kullandığı yönünde bir tartışması 15da mevcuttur buradan da görüleceği üzere artık teknoloji kaçınılmaz olarak hukuk dünyasına girmiş bulunmaktadır ve ülkemizde de yakın zamanda etkilerinin görüleceği muhtemel gözükmektedir.

Pandemi İle Aramıza Gelen Yeni Teknolojiler

2020 yılında olan pandemi çağımızda önemli bir mihenk taşı olmuştur . Ülkelere getirilen sınırlamalar ve tedbirler dijitalleşen dünyamıza yeni alanlar açmış ve pek çok alanda değişiklikler olmuştur .

Bu değişikliklerden biri de VR/AR teknolojileridir. Hukukun bu alanlardaki gelişmelere cevap verebilmesi etki eşiği16 sayesinde olacaktır yani ne kadar çok kişi etkilenmeye başlarsa o kadar hukukta yer almaya başlayacaktır ki bu çok yakın gelecekte olacaktır . Hukuk gelişmelere açık bir dal olmalıdır. Bu platformlar artık gerçek dünyamızın bir parçasıdır ve kanun düzen olmazsa olmazdır .

VR/AR (Sanal Gerçeklik ) Teknolojisi Nedir ?

Sanal gerçeklik (virtual reality- VR) , gerçek dünyanın çeşitli kod ve yazılımlar ile üç boyutlu olarak bilgisayar ortamında görüntülenmesidir. Sanal gerçeklik tamamen bir simülasyonun içine dalış durumu iken artırılmış gerçeklik bundan biraz daha farklıdır. Artırılmış gerçeklikte yaratılan simülasyon tamamen içine alan bir simülasyon değildir. Gerçek dünya dijital dünya ayrıntılarıyla birleştirilmiştir. Metaverse ise tüm bu dijital dünyanın birleştirilmesiyle oluşturulan kolektif bir sanal paylaşım alanıdır. Bu teknolojilerin kullanımı çevrim içi oyunlar , eğlence sektöründe yoğun bir şekilde kullanılmakta iken artık iş dünyasında da inşaat, emlak , turizm, hizmet ve sağlık sektörlerinde kullanımı hızla artmış ve artmaya devam etmektedir. Metaverse’in en yaygın kullanım alanlarından birisi de gayrimenkullerin bir blok-zincir teknolojisi olan takas edilemez tokenleri (Non-fungible Token-NFT) kullanarak satış yapması olmuştur.

Çağımızın bu yeni teknolojilerinin kullanılmaya başlanmasıyla başta mahremiyet , fikri mülkiyet ve ceza gibi çeşitli alanlarda hukuksal sorunlar ve aynı zamanda bu sorunların çözüm fikirleri de ortaya çıkmaya başlamıştır. VR/AR teknolojilerinin acil ihtiyaç duyduğu sınırlamalar ve sorumluluklar ceza hukukunun müdahalesi ile giderilmeye çalışılmaktadır. Henüz yeni bir düzenleme olmadığından bu tür ihtiyaçlar mevcut düzenlemelerin yorumu genişletilerek yapılmaya çalışılmaktadır fakat bu durum yine de ihtiyacı karşılamamaktadır. Ülkemizde henüz bu suçların oluşumu yaygın halde değildir ve bu suçların failinin bulunması da oldukça zor olduğu görülmektedir.

Sanal Mahkemeler , Sesli ve Görüntülü Duruşmalar Dönemi

2020 yılında ilan edilen pandemi sürecine geçilmesiyle birlikte sanal mahkemelere duyulan ihtiyaca cevap olarak ülkemizde olduğu gibi pek çok ülkede sanal mahkeme usulü kullanılmış ve bu sayede görülen dava çeşitliliği artırılmıştır . Örnek olarak İngiltere ve Amerika’da Nisan 2020 de tüm davalara sanal olarak görülmesi zorunlu kılınmıştır. 

İç hukukumuz bakımından mevzuatımızda yer alan düzenlemeler incelendiğinde sesli ve görüntülü duruşma yapılmasına engel hiçbir düzenleme bulunmamaktadır ve bu da bizi gelecekte online duruşmaların artabileceği konusunu düşündürmektedir çünkü ulaşım oldukça maliyetli ve bir tür zaman kaybı haline dönüşmüştür. Adliyelerdeki yoğunluğunda her geçen gün arttığı dikkate alındığında bu yoğunlukların giderilmesi için sanal sisteme geçilmesinin bu durumu rahatlatacağı düşünülmektedir.

Gelecekteki Avukatlık Büroları – Teknolojik Yeni Düzen

Ünlü yazar Richard Susskind’in “Hukuk’un Geleceği” kitabında hukuk dünyasında e-mailin yerinin çok büyük olacağı öngörülmüştü Richard bunu vurgularken yıl daha 1977 idi. şimdi Richard’ın yazdığı yeni kitapta hukuk sektörünün online sistemlere geçiş yapacağı söylenmektedir ve ayrıca teknolojik gelişmelerin getireceği problem çözme çeşitliliği yüzünden insanların avukatlara başvururken daha seçici olacağı veya başvurmaktan çekineceği yönündeinsanların avukatlara başvururken daha seçici olacağı veya başvurmaktan çekineceği yönünde düşünceleri de vardır.21Bu düşüncelerden de anlaşılacağı üzere avukatlık mesleği yeni güncellemelere maruz kalmış durumdadır. Çok yakın gelecekte mahkemelerin çoğunluğunun online platformlar üzerinden olacağı ve avukatların davalarını bu online platform üzerinden alacağı, müvekkilleri ile olan görüşmelerini yine bu platformlardan yapacağı öngörülmektedir. 22 Şu an bile bazı avukatlar arabuluculuk gibi görüşmeleri için hiçbir coğrafi sınır olmadan online yaparak zaman ve mekan tasarrufu sağlamaktadırlar. 

Bürolardaki dijitalleşmeler ile birlikte büroda multidisipliner çalışma alanları oluşacaktır şöyle ki artık her büroda avukatların bir veri analizci ve yazılımcı mühendisler, IT teknikerlerle çalışması gerekmektedir.

Amazon gibi e ticaret alanlarında gözlemlendiği gibi artık hukuk alanında da müşteri deneyimlerinin yeri büyük olacak ve rakip firmalar bunu kullanacaklar. Müvekkillerin beklentilerini anlık olarak karşılamak , soru ve sorunlarına hızlı çözümler sağlamak birinci özellik olacaktır ve bunun gerçekleşmesinde Chat robotları ve yapay zekanın yeri oldukça önemlidir.

Bir İngiliz hukuk gazetesinde İngiltere’deki avukatların 2026 yılına kadar online yani sanal ortamda bürolara geçmesi gerektiği bahsedilmiştir23 bu sayede avukatlar gider oranlarını düşürecek ve müşteri çevresini sanal ortamda daha da genişletme imkanı sağlayacaktır.

Oxford üniversitesi araştırma raporuna göre şu anda avukatların %2 si bu güncel teknolojileri kullanırken bu teknolojiler gelecekte her avukatın olmazsa olmazı halinde gelecektir ve tüm avukatların hatta çeşitli hukuk meslek dallarının bu teknolojileri kullanmayı öğrenmesi gerecektir. Bu sebeple avukatların, hukukçuların sahip olması gereken nitelikler şöyle sıralanabilir: Dijital okur yazarlık düzeyine sahip olmak, dijital platformlarda kendini ve istenilen konuyu açık bir diller rahat bir şekilde ifade edebilmek, teknolojik gelişmelere yeni yazılımlara sistemlere hızlı bir şekilde uyum sağlayabilmek gibi.

VR Teknolojisinin Eğitimlerde Kullanılması

Sanal mahkemelerin hukuk eğitiminde kullanılabilirliği gibi sorular çeşitli araştırma makalelerinde yer almaya başlamıştır ve hatta denenmiştir bugün günümüzde bu eğitim tarzı uygulanan yerler de vardır örneğin ;

Aksan Hukuk Bürosu’nun düzenlediği Aksan Akademi 2021 Programı’nda yer alan kurgusal dava yarışmasının sanal versiyonu olmuştur. Projeye Türkiye’nin önde gelen hukuk fakültelerinin üçüncü sınıfında okuyan öğrencilerin başvuruları sonucunda Aksan Akademi 2021 Programı’na seçilen 40 öğrenci katılmıştır. Öğrenciler davalı ve davacı tarafları olarak ayrılarak, kurgusal bir dava gerçekleştirmişlerdir. Bu seneki mahkeme de sanal ortamda gerçekleştirilmiştir.

Örnekte de görüldüğü üzere ülkemizde teknolojik inovasyonlar çeşitli bürolar tarafındankullanılmaya başlanmış ve hatta eğitimlerinde de kullanmışlardır.

Vr teknolojilerinin hukuk eğitiminin yanı sıra avukatlar da dilekçede anlatılan olayların nasıl gerçekleştiğini anlamak ve mahkemelerde iddialarını kanıtlamak için kullanabileceklerdir.

3.Sonuç Değerlendirme Ve Öneriler

Sonuç olarak ülkemizde ve dünyamızda her ne kadar teknolojik gelişmelerin ne denli ilerlediğinden söz etsek de bu değişimler hala hukuk alanında etkisini net bir şekilde gösterememiştir. Fakat buradan anlaşılması gereken bu değildir. Teknoloji hızla ilerlemeye devam edecektir. Bu durumda bu teknolojik gelişmelere hukukta bir karşılık bulunmalı yasal bir zemin hazırlanmaya çalışılmalıdır. Aynı zamanda bu gelişmelerin de bir etkisinin olmasından çekinilmemelidir çünkü anlatıldığı üzere hiçbir yapay zekanın, robotun, teknolojinin veremeyeceği şey, bir insanın diğer bir insana vereceği soyut duygu ve durumlardır. Avukatlar ve hakimlerin yeri bu tarz makinelere verilemeyecektir fakat bu makineler hukuk mesleklerinin en çok kullanıldığı araçlar olacak bu sayede hız ve verim alınarak en adil bir şekilde adalet sağlanmaya çalışılacaktır.

Günümüzde bu teknolojilerin yaygınlaşması konusunda çeşitli endişelerin bulunması oldukça normal gözükmektedir. Yenilikler korkutucu olsa da işlevli olacaktır. Bu teknolojik dönüşümler sayesinde pek çok insan daha önce mümkün olmayan yollardan anlaşmazlıkları daha hızlı bir şekilde çözme imkanına kavuşacak ve saatlerce süren araştırmalar gerektiren konular, değişen ve gelişen teknoloji ile kısa sürede ve verimli bir şekilde kullanıma sunulacaktır. Biz Hukukçular her daim okuyarak kendimizi geliştirerek ilerleyeceğiz ki olması gereken de budur.

En başlı yapılması gerekenlerden biri de hukuk eğitimlerinin eski usulden vazgeçilerek mutlaka teknolojikleşmesidir. Hukuk ve teknoloji artık iç içe olacaktır ve bu uyumu genç hukukçular yakalayabilirse alt yapı sağlam olacaktır ve eksik olan hukukta dijitalleşme sorunu da ortadan kalkacaktır

Nisa Nur CÜCÜK